27 Mart 2009 Cuma

Kızım ve hanımcan...

Zeynoşun doğum gününü kutlamak üzere uyandık 14 mart sabahına. Babaannesinin yaptığı birbirinden güzel hazırlıklara güvenerek yatakta oynaşıp vakit geçirirken, zilin sesiyle kapıya koştuk. Baba geldiii…sanıyorduk ki, yıllardır göremediğim biricik arkadaşım, hanımcanım Tuğbam karşımda. Neye uğradığımı şaşırmış ve küçük dilimi yutmuş halde bakakaldım yüzüne. Meğersem Zeynebimin doğum gününe gelmiş teyzesi. (Taylanın baskı ve zorlamalarının da etkisiyle tabii)
Güzel kahvaltımız, sohbetimiz, daha ilk dakikadan kaynaş olan Zeynep ve Tuğba teyzesi ile öğleni edip, annemin gelişi ile hazırlıklara geçtik. Giyinip kuşanıp, masamızı kurup misafirlerimizi beklemeye başladık. Bir süre sonra ortalık muhtelif yaştaki kız çocukları ve annelerden geçilmez olmuştu.
Herkes tamamlanınca, pasta merasimine geçtik. 2 yaş sendromunun doruklarındaki zeynebim, “keşmeyelim, kaaaşııın” diye pastasına kıyamaz, mumunu üflemez olunca, bu kısmı çabuk geçip yine veletlerle oynama ve annelerle sohbete döndük.
Kuzucuk hediyelerini açtı, ufaklıklar itişip tepişti, ağlayan, düşen, gülen oynayan derken neşeli, keyifli bir günün sonunda akşamı ettik.

İki kırmızı balık, bisiklet, bornoz, filli yapboz, çadır ve diğer hediyeler ile sohbetle muhabbetin tadıydı akşam bize kalan.

13 Mart 2009 Cuma

zeynep ekin 2 yaşında...

Ömrümün en güzel iki yıl dokuz ayını bana hediye eden bitanem, bebeğim, sevgilim 2 yaşında.
beraber geçirdiğimiz dolu dolu iki yılın ardından iki yaş sendromuyla şaşırtıyor bizi bu aralar. Ama yine de hala neşeli hala güleç.
İyi ki doğdun kızım, iyi ki varsın…