28 Kasım 2010 Pazar

özetlersek...

Neredeyse üç ay olmuş yazmayalı. Daha doğrusu yazamayalı. Nehir'in hikayesinden sonra yazılacak herşey anlamsız geliyordu bana.

Ama bir taraftan da Zeynebim büyüyor, değişiyor. O kadar çocuk gibi çocuk oldu ki, yani bu kadar olur. Onunla ilgili güzellikleri unutup gitmek de kızıma haksızlık olacak.

Bu yüzden en iyisi kısa kısa özetleyip not düşmek.

Laf ebesi:
- Annecim sen benim en iyi arkadaşımsın, sen olmasan ben bu dünyada ne yapardım!
- Babaanne seni sevdiğimi sakın unutma!
- Hadi oyun moduna geçelim...
- Mersi canım!

Teknolojik fırlama:
- Anne cebine bir hafıza kartı koysana!
- İnternet bağlantısı kesildi!
- Bizim en büyük çalarımız var mı? (MP3 çalar demek istiyor :)

İngilizce aşkı: (bu yıl başlayan Sinem öğretmenle tavana vurdu!)
- Hello everybody!
- See you later dede!
- what is this anne
- Great!
- Wonderful!
- sit down, stand up, jump up, run, stop, smil, cry happy, sad, ok, plane, train, car, bus, sunny, rainy, renkler, rakamlar, hayvanlar, kıyafetler...

Yemek çeşitlerindeki artış:
- Bezelye, nohutlu pilav, tavuk, pırasa, barbunya, muhtelif çorbalar, kısır, mercimekli köfte, domates...(okulumuz sağolsun)

Afacan erkek çocuklarının keşfi:
- tia tia vurdum seni anne!
- şimdi sen hırsız olacaksın, ben de polis olup seni hapse kapatıcam

Ve diğer unutulmaması gerekenler:
- Bir kız bir de erkek kardeş istiyor. (okuldaki ikizlere özenme)
- Okula koşa koşa hoplaya zıplaya gidiyor.
- Şahane fotograf çekiyor.
- Kitaplarını bir sayfa o, bir sayfa ben olacak şekilde okuyor/okutuyor.- Duru ile oynamak için can atıyor. (Resmen sayıklıyor)
- İnternette oyun oynuyor.
- Çocuk, çiçek, ev , ağaç, balina, denizaltı çizmeye bayılıyor.
- Deney yapıyor.


- Baleye hergün gitsin istiyor.


- Tasarım(!) yapıyor.

Dedim ya resmen çocuk oldu!