3 Mart 2010 Çarşamba

Anaokulu arıyoruz.

Anaokulu maceramıza başlıyoruz.
Aslında geçtiğimiz sonbahara planladığımız kreş açılımı, domuz giribi mevzusu ve Billur Hanım’ın ilk üç yıl mümkünse evde bakılsın (hazır böyle hastalıksız gidiyorken, kreşte çocuğu hasta edip başınıza iş almayın) ısrarları ile bahara ötelenmişti. (Şimdiye kadar bir amip ve iki öksürük dışında doğru dürüst hastalanmayan kızım bu gidişle antibiyotik ile tanışmadan 3 yaşına erecek gibi.)

İşte o bahar artık geldi ve kreş arayışlarımız tekrar başladı. Öncelikle Duru’nun severek gittiği, öğretmeni ve okul müdürü ile canciğer kuzu sarması olduğu Yağmur Anaokulu ve Zeynep’in kısa süre (3-4 gün) gittiği Güleç Akademi arasında gidip geliyordum. Güleç Akademi’ye birkaç arkadaşımın çocuğu gidiyor ve oldukça memnunlar. (Ama tabii ki memnuniyet ne beklediğinize göre değişken bir kavram.) Geçtiğimiz haftasonu katıldığım montessori seminerinde “Küçük Şeyler” hakkında da pozitif görüşler alınca, orayı da listeye eklemekte fayda gördüm.

Kurucu Nilay Hanım’dan bu akşam için randevumuzu aldım. Erken çıkmayı becerebilirsem okulu görmek, müstakbel öğretmenimizle tanışmak istiyorum. Büyük ihtimalle Zeynep’le birlikte gideriz.

İşin güzel yanı, birkaç gün öncesine kadar kreşe gitmek istemediğini açıkça söyleyen Zeynep Kuşu, iki gündür olaya sıcak bakıyor. Sadece sabahları benim bırakmam ve akşam da bizlerden birinin alması konusunda pazarlık yapıyor. Ama bir süre sonra okula gidip gelme rutini haline gelince, bana servis fikrine de alışır gibi geliyor.

Küçük Şeyler’in annemlere arabayla 5 dk mesafede olması, yılsonu gösterisi gibi anlamsız çabalara girmemeleri, Üstün Dökmen adının verdiği güven ilk etapta gözüme çarpan avantajlar. Şimdilik tek dezavantaj akşam 18, maksimum 18:30da paydos etmeleri ve 16:30’dan sonra servis olmaması. Görüşmeden sonra “tamam işte budur!” diyebilirsem bu sorunu da bir şekilde aşacağımıza eminim.

Önemli olan Zeynebimin mutlu ve huzurlu olması, kendisini ve bizi çok yıpratmadan ortama ve yeni rutinine adapte olabilmesi. Kararımızı verip okula başlayacağı zaman detaylı bir şekilde konuşmalıyım öğretmeni ile. Şu aralar insanları kendine yaklaştırmaması, yabancılar ile iletişime geçmeyi reddetmesi ve hatta bu gibi durumlarda çok sert tepkiler (ağlamak, saklanmak, kaçmak gibi) vermesi, sosyal ortamlarda kendini rahatsız hissediyor olması okulla birlikte ilk çözmemiz gereken sorun. Bu konuda okulun desteğini alabilmek, durumu daha vahim ve travmatik bir hale getirmeden biran önce halledebilmek ne güzel olur.

Bugünki görüşmeden sonra olumlu şeyler yazmayı ve karar verebilmiş olmayı umuyorum.

Fotonot:Fotograflar geçtiğimiz hafta tahtalı parkta çekildi.



Hiç yorum yok: