24 Şubat 2010 Çarşamba

çantamda neler var...

Sağolsun, arada bir Berna ödül vermese ya da mimlemese bloga birşey yazacağım yok şu aralar. Hem işler yoğun, seyahatler programlarımız hareketli hem de bende motivasyon sıfır.
Bu mimi fırsat bilip yazayım, ne güzel işte...

Neyse ki Ankara dönüşü çantamın elden geçmiş, derli toplu haliyle yakalandım. Bakalım neler varmış:


  • Cüzdan
  • Makyaj çantası
  • El kremi
  • Toka
  • Anahtarlık
  • Taşınabilir bellek
  • Çözülebilir soğuk algınlığı ilacı
  • Akıl defterim, kalem: Bu küçük defteri kendi içinde bölümlere ayırdım. Zeynep'in doktoruna sorulacak sorular, tavsiyeler sonucu ya da kendi araştırmalarımla bulduğum alınacak kitaplar, cd'ler (Zeynep ve kendim için ayrı ayrı) internet siteleri (aktivite ya da araştırma amaçlı) önemli notlar, pratik bilgiler vb.
  • Kitap, fosforlu marker: Şu aralar Montessori grubunda Esra'nın başlattığı paylaşımlar ile haberdar olduğum "Çocuklarda Sanat Eğitimi" adlı kitabı okuyorum. Kitap okurken cümlelerin altını çizmek ya da yanına not almak hiç huyum olmasa da bu defa önemli gördüğüm noktaları işaretlemeden edemedim. Hem ablamla paylaşmak, hem de geri dönüp baktığımda daha rahat bulabilmek için böyle bir şey deniyorum.
  • Post-it: Hem alışveriş listemi hem de haftasonu yapılacak işler listemi post-it üzerinde oluşturuyorum. (Benim gibi bir balık hafızalı için yazarak çalışmak/yaşamak ne yazık ki şart!) Gerektiğinde birilerine not bırakmaya da yaradığı oluyor.
  • Gojeko alışveriş çantam: Bir el çantamda bir de arabamın torpido gözünde iki gojeko çantam var. Katlanınca küçücük olan atomlardan. Artık alışverişlerimde neredeyse hiç poşet kullanmıyorum. Ufak tefek, ıvır zıvır birşeyler aldığımda da çantama atıveriyorum. Okyanusta minicik bir damla olsa da çabam, en azından bu kadarını yapabilmek bile kendimi iyi hissetmeme neden oluyor.
  • Zeynep'in kitapları (dışarıda kalış süremize bağlı olarak, özellikle de haftasonları, boya kalemleri, resim defteri, yapboz, bebek vs. de eklenince kendi sırt çantasını da ayrıca yanımıza alıyoruz.
  • Bir takım yedek kıyafet
  • Ve içteki küçük gözlerden çıkan muftelif tek küpe ve dikilmeyi bekleyen düğmeler...
  • Çantamı boşalttığım sırada arabada unutmuş olduğum cep telefonlarım, gözlüklerim ve naneli şekerim de fotografta görülemeyenler.

Oh be! Neyse ki abuk sabuk birşeyler çıkmadan atlattım. (bu çantaya daha önce yarım kilo kıyma ile bir paket makarna ve silikon tabancası ile duş başlığı girdiğide olmuştu çünkü :)

Mimlenecek pek de kimse kalmadığını düşünerek topu her zamanki gibi Seher'e atıyorum. Hadi bakalım Seher senin çantanda neler var?

2 Şubat 2010 Salı

şimdi ödüllü olduk...

Aslında şimdi değil, epey bir süre önce ödüllü olduk. Ben teşrif edip alana kadar, aldıktan sonra bu post'u yazana kadar, sonra yazıyı kaydetmeyip bir şekilde kaybedene ve tekrar bugün yazana kadar epeyce bir süre geçti.
"Günışığı Blog Dostluğu Ödülü" bize Sevgili Berna 'dan geldi. Montessori hediye arkadaşlığı ile tanıştığımız Berna'ya en içten teşekkürlerimi sunuyorum.
Her ne kadar popüler bir blog olmasak da, arada bir bizi okuyanlar oluyormuş demek ki. Ne güzel! Oysa ki ben sadece kızıma bırakabileceğim hoş bir seda olur, baktıkça hatırlar, güler, eğleniriz diye umuyordum. Bloglar alemini keşfedişim de Zeynepli Günler ile başladı desem yeridir. Birbirinden güzel, keyifli insanlarla tanışmak, farklı bakış açılarını keşfetmek, benzer şeyleri yaşayıp yanlız olmadığını bilmek, dertleşmek...Uzaktan uzağa da olsa hoşluklar paylaşmak ne güzel...
Lafı kısa kesip, ben de takip ettiğim bloglara ödül göndereyim desem de bu yazıyı hazırlamamdaki hızım nedeniyle, neredeyse herkes ödülünü aldı bile.
Ben ödülümü, bu blogu tutmam konusunda beni teşvik eden, acemilik günlerimde teknik desteğini esirgemeyen, amansız takipcim, güzel kalpli arkadaşım Seher'e gönderiyorum.
Sevgiler...