18 Ekim 2011 Salı

Zaman, heyecan...

Yine oldukça uzun bir ara olmuş. Zamanın ne kadar hızlı geçtiğini hatırlatan öylesine çok şeyle karşılaşıyorum ki şu aralar, neredeyse paniğe kapılacağım.

Küçük kızım gözle görülür bir hızla büyüyüp değişiyor. Kreşte geçirdiği zamanı, orada yaptıklarını, arkadaşları ve öğretmenleriyle paylaşımlarını öyle güzel anlatıyor ki! Ne güzel, artık onun da ailesi dışında ilişkileri ve sosyal çevresi var.

Geçtiğimiz yıl başlayan Zeynep Bayram çılgınlığı bu yıl da son sürat devam ediyor. Kızımın en yakın arkadaşı adaşı ile inanılmaz güzel bir ilişkileri var. Birbirlerine toka, kitap hediye etmeler, haftasonu için sözleşmeler, aynı sayfayı birlikte boyamalar...Kavga ettikleri günün akşamı eve morali bozuk geldiği bile oldu minik kuzunun. En kısa zamanda aileleri de işin içine katacak bir haftasonu etkinliği ile bu güzel arkadaşlığı desteklemeyi planlıyoruz.

Bir diğer taraftan da aramıza katılmasına sadece dört ay kalan oğluşumuzun heyecanını yaşıyoruz. Özellikle Zeynep'in heyecanı ve sabırsızlığı o kadar belli ki.
İki lafın arasına kardeşi ile ilgili planlarını katmadan günü geçmiyor kızımın. Çok tatlı, ilgili ve sevgi dolu bir abla olacağına daha şimdiden eminim.

Tek çocuklu günlerimi ona daha fazla vakit ayırarak geçirmeye çalışıyorum. Akşamları günün yorgunluğuna ve zaman darlığına rağmen sadece bir iki kısa oyun oynayabilsek de hafta sonlarının mümkün olduğunca değerlendirmeye çalışıyoruz.

Hayatımızın epey şenleneceği önümüzdeki günlerde tatlı kızımın olumsuz etkilenmemesi adına danıştığımız bilirkişiler, mümkün olduğunca birlikte yaptığımız rutinleri bozmamamızı, mutlaka başbaşa zaman geçirecek şekilde organize olmamızı ve mümkünse en azından bebek doğana kadar onu kaygılandırmamak için konuyu çok fazla dillendirmememizi tavsiye ettiler.

Yaşayıp göreceğiz ne diyelim.