11 Ekim 2012 Perşembe

Oli geldi...


8 şubatta hadi bakalım gelsin artık Ateş kuzum da şenlensin ortalık demişim.
İşte o gece oğluşum tamam geliyorum dedi sabırsız annesine.

Akşam yatmadan önce hafif bir bel ağrım vardı ama son zamanlarda çok sık olduğundan dert etmemiştim. Gece birkaç defa rahatsız olup uyanmıştım ki 3 civarında hafif bir kanamam da olunca Selçuk Bey’le telefonlaşıp hastaneye yollandık. Kontroller, hazırlanma vs. derken ameliyathaneye girivermiştim bile.

Saat 6 gibi güzel oğlum kollarımdaydı.
 
ilk saniyeler...
 
4370g ağırlığında dünya güzeli pembiş oğlumun doğumuna tanık olmak harika bir histi. (Keşke Zeynep’in doğumunda da genel anestezi yerine epidural tercih etseymişim. Tecrübesizlik işte, nedense korkmuştum o zaman.) Ah o koku, o koku yok mu, hala mis gibi burnumda.
 
pembişim, yumuş gözlüm
 
Odaya çıkıp bir güzel emzirmiştim oğlumu. Zeynebimin kardeşiyle ilk karşılaşması, şaşkınlığı, mutluluğu inanılmazdı.   İlk gecemiz sorunsuz geçmişti, ertesi gün ben de epey toparlanmış, ayaklanmıştım. Tatlı kuzum ne kadar sakin ve huzurluydu. Hastaneden çıkmadan önce Ateş oğlum sünnetini de olup, eve gitmeye hazır hale gelmişti.

Abla - kardeş ilk karşılaşma

Oli’ye (namı diğer Atos’a) dair notlar/ milatlar:
  • Mayıs ayı ortasında işe başlayana kadar oğluşumla baş başa olmanın tadını çıkardım. Evde yardım edecek birileri de olunca sadece dinlenmek ve oğluma vakit ayırmak inanılmaz güzeldi. Benim rahatım ve huzurum oğluma da yansıdı sanırım.
  • İlk aylarda gecede en fazla 2-3 kez uyanıp, emip geri uyuyan dodili işe başlamamla uyanma sıklığını artırdı, sabah ezanıyla ayaklanır hale geldi.
  • Doğduğu an itibariyle dimdik olan saçları birkaç ay sonra uzama ve dökülme neticesi ancak yatay pozisyona geçebildi.
  • Tosuncuk doğmasına rağmen kilo alımı durunca, mama takviyesiyle devam etti. Memeyi bırakmaya hiç yeltenmedi, hatta gün geçtikçe daha da memeci oldu.
  • Bebek reflüsü oldu, 5. ay gibi geçti.
  • Gazını kendi çıkarma konusunda inanılmaz azimli, gayretli bir bebekti. Ne yapar eder, dakikalarca uğraşır, pıtır pıtır gazını çıkarır sonra rahatlayıp uykuya dalardı. Bu kadar gaz buncacık bebekte nasıl oluyor diye sorduracak kadar çok pırtlardı. 3-4 ay gibi gaz sorunu tamamen bitti
  • Haziran sonu gibi (4,5 aylık) kafasını yere dayayıp totosunu havaya dikme metodu ile emekleme çalışmalarına başladı ve kısa süre sonra dört ayak üzerinde yaylanma aşamasını da geçip jet hızıyla emekler oldu.
  • Ağustos ayı başında (yaklaşık 6.ay) park yatakta tutunarak ayağa kalkmayı keşfetti ve hacıyatmazlığın doruklarına o an itibariyle ulaştı. Kısa süre sonra sıralayarak gezmeye başladı.
  • Emmeden uyumaz hale gelen dodikus, gündüzleri toplam bir saati bulmayan performansı ile babaannesini fena yordu. (yormaya devam ediyor)
  • İlk sözleri – da da di da da oldu. (ağustos sonu)
  • 7,5 aylıkken gel gel yapmayı öğrendi. 
ekşi kokulu poaça ayaklar
 
Bugünlerde ise;
  • Çoğunlukla güleç ve huzurlu bir bebek olan Olili, bir tek çok acıkınca delirir.
  • Sabahın kör karanlığında bana, babasına ve yatak başlığına tırmanarak yatağımızda fır dönmeyi çok sever.
  • En çok Zeynep’e güler, onu gördüğü an gözlerinin içi parlar.
  • Zeynep’in odasına bayılır, lunaparka girmiş gibi olur, ne tarafa gideceğini şaşırır.
  • Kim olduğu pek fark etmez, ayakta gördüğünün kucağına gider.
  • Kucakta gezme, sallama, pışpışlama hiçbir metotla uyumayı bilmez. Son noktada bayılarak uyur.
  • Müzik sesi duyduğunda oturduğu yerde ileri geri sallanarak eşlik eder.
  • Kucakta sabit duramaz, sürekli kendi ekseni etrafında döner ya da tırmanır.
  • Elleri ve ayakları olması gerekenden azıcık büyüktür. (Billur hanımın tahmini min. 44)
  • Oyuncakları ile dakikalarca oynar, park yatağın içinde kırk takla atar.
  • Tv ünitesinin altındaki decoder, receiver vb. muhtelif elektronik ekipman ve kablolarını kurcalamaya bayılır.
  • Ek gıdalarını çoğunlukla sorunsuz yer.
Bu arada Zeynoş ne yaptı dersek, tam da kendinden beklenileni.
Akıllı kızım, güzel kızım çok çok güzel idare etti içinde bulunduğu durumu. Daha iyisini hayal bile edemezdik. Kızdığı, üzüldüğü, kıskandığı durumlar tabii ki oldu, sonuçta beş yaşında bir anne kuzusu o da. Ama kardeşine olan sevgisi ve bizim de çabamızla travmasız, kavga gürültüsüz atlattık o günleri. Bir de üstüne üstlük 4+4+4'e yakalandı kuzum. Tam 66 aylık okula başladı. İyi ki de başlamış minnoşum, çok keyifli, coşkulu gidip geliyor. Ödevler biraz sıksa da okulunu, öğretmenlerini çok seviyor ve mutlu. En önemlisi de buydu zaten bizim için.Okullu Zeynep'imin detaylarını daha sonra yazacağım.


Dün eski postlarımın bir kısmını okudum ve kesinlikle daha sık yazmam gerektiğine karar verdim. İlerde okuduğumuzda "Evet yaa, bunları yaşamıştık" diyebilelim, çocuklarımın bebeklik ve çocukluk günlerini, güzelliklerini unutmayalım diye tarihe düşülen notlar bunlar...