
Sonra İrem’le oyuna daldılar. Bize sigara böreği ve kurabiye pişirip yedirdiler. Bir ara üzerimizden geçen uçakta hangisinin babası olduğuna dair inatlaştılar. (her iki baba da devamlı seyahatte olunca çocuklar uçakları babaları ile özdeşleştiriyor böyle)
Zeynep İrem’ e özenip pasta yedi, İrem Zeynep’e özenip ayran içti. Şöyle iştahlı, hafif obez yavrusu bir arkadaş lazım bizimkilere. İkisi de mızıl mızıl yemek gönülsüzü…

Bunca ağıt ve yorgunluğun üzerine çekilen deliksiz bir uykudan sonra ertesi gün yine bomba gibiydi. Kahvaltıda önce direnilen krebi sonra afiyetle yemece , kahvaltı sonrası beraber temizlik (tabii ki döke saça), fon kartonuna çıkartma yapıştırmaca, legolarla çiftlik, okul, gemi vs. yapmaca, birlikte (kucuş kucuş) şahane bir öğle uykusuna yatmaca, uykudan sonra Barış dayıyı esir almaca, beraber pizza yemece, leğendeki suda oyuncak yüzdürmece, balkon böylece kendiliğinden yıkanmaca, üst baş ıslatmaca, akşamüstü tahtalı parkta yüzüstü kayma öğrenmece, banyodan çıkmamak için direnmece ve uyumamak için binbir türlü masal anlatmaca, şarkı söylemece…
Haftasonları dinlenmek içindir. Anneler hariç…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder